• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/AlemBuysaKralSalihBaBa/
  • https://www.instagram.com/salihbabanet
Administrator: Salih BABA Moderatör: Ekaterina SavkinaKENDİNİ ÇOK BEĞENME KUL KATINDA , NE KENDİNİ BEĞENMİŞLER VAR TOPRAK ALTINDA...
Üyelik Girişi
Nevşehir Nöbetçi Eczane
TELİF HAKKI !
 

 

T.C 5651 Sayılı yasa kapsamında “Yer Sağlayıcı” sıfatıyla hizmet vermekteyiz. Telif Ve Gizlilik Politikası olarak https://www.salihbaba.net/ kişisel güvenlik haklarına ve şirketlerin telif haklarına saygı duyuyor ve aynı zamanda Güvenlik Sertifikası'na sahip bir sitedir. Kişisel bilgilerinizin korunmasını sağlıyor. Sitemiz Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve hukuka bağımlı, kişisel ve ticari haklara saygılı olmayı hedefleyerek yayın hayatına devam etmektedir. T.C 5651 Sayılı yasa kapsamında “Yer Sağlayıcı” sıfatıyla hizmet vermekteyiz. Yöneticilerimize ve güvenlik kurallarımız çerçevesinde bu doğrultuda site yönetimi ve çalışanlarının içerikleri kontrol etme ve onaylama yetkisi vardır. Site yönetimi şikayet sonrasında işlem yapmakla yükümlüdür. Bu sebeple sitemiz “uyar ve kaldır” prensipleri çerçevesinde işlem yapmaktadır. İş bu madde gereği telif hakkı dahilinde olan yazı, içerik, resim ve her türlü dosyaların, eserlerin yasal olmayan bir biçimde yayınlandığını, paylaşıldığını düşünüyorsanız; mail yolu ile bizlere ulaşabilir. İçeriğin kaldırılmasını talep edebilirsiniz. Talebiniz incelendikten sonra, içeriğiniz sitemizden kalıcı olarak kaldırılıp, sizlere bilgi verilecektir. TEŞEKKÜR EDERİZ SALİH BABA Copyright @ 2006 - 2021 https://www.salihbaba.net/ Tüm Hakları Saklıdır. Bilgi veya Advertising mail Reklam için. iletişim: salihbal@salihbaba.net
Takvim
Hava Durumu

İbrahim Paşa (1615-1648)

İbrahim Paşa, Sultan İbrahim Paşa, Deli İbrahim, Sultan İbrahim Dönemi,  Sultan İbrahim (Deli) Kimdir?(1615-1648)
Babası : 1. Ahmet
Annesi : Kösem Sultan
Doğumu : 5 Kasım 1615
Vefatı :  18 Ağustos  1648 (32 yaşında)



Saltanatı : 9 Şubat 1640 – 8 Ağustos 1648 (8) sene 18. Osmanlı Padişahı
Osmanlı padişahlarının 18.’sidir. İbrahim Paşa, ilk iş olarak sefer görevi bahanesiyle yol azığı adı altında halktan vergi toplamaya başladı. Aslında seferin Topkapı Sarayı'na yapıldığı ve fethedilecek olanın sultanın kalbi olduğu herkesçe malumdu. Ama korkudan kimse sesini çıkaramıyordu. Parmaklarını çıtlatsalar emirleri altına en az dört- beş bin kişilik kuvvetler toplayabilecek aşiret reisleri dahi boyun eğmiş, değerli hediyeler ve yüklü haraçlar yollayarak paşanın gönlünü kazanmaya çalışıyorlardı. Sultana layık seçme mücevherler, kese kese altınlar, murassa hançer ve kılıçlar, altın ve sim işlemeli seraser kumaşlar, ipek halılar ve sair eşyadan, her biri iki yıllık Mısır hazinesine bedel, asumana ser çeker pesendi de cariyelerden mürekkep hediye kervanını hazırlayan İbrahim Paşa, Mart ayının sonlarında Diyarbakır' dan ayrılarak mutad seferine başladı.


Ramazan ayının hemen öncesinde İstanbul' a ulaşan İbrahim Paşa, vakit kaybetmeksizin sultanın huzuruna çıktı.Etek öpüp el kavuşturarak hediyelerini takdim etti. Cömert hediyelerden ziyadesiyle memnun olan Sultan 3. Murat, İbrahim Paşa' nın sadakatinden artık hiçbir şüphe duymuyordu. Kendi eliyle hilat donatarak paşayı taltif etti. Büyük bir mansıbı garantilemenin gönül rahatlığı ile saraydan ayrılan İbrahim Paşa, günlerini hangi görevi isteyeceğini düşünmekle geçiriyordu. Hodpesentliği öyle artmıştı ki, hiçbir sefere iştirak etmediği, hiçbir devlet görevini layıkıyla yerine getiremediği halde sadrazamlık hayalleri bile kurmaya başlamıştı. Bir yandan da ablasını teşvik ederek daha üst düzey bir görev için zemin hazırlamaya çalışıyordu. Ama kardeşinin Diyarbakır ve Sivas' ta sergilediği dalalet ve başına buyruk tavırlar, Canfeda Kadın' ı, bile canından bezdirmişti. Bu doğrultuda ocak ağaları da, kan davası güttükleri paşaya komplo hazırlığı içine girmiş, en az İbrahim Paşa kadar fitneci olan ve onun kendi makamına göz koyduğunu öğrenen Sadrazam Koca Sinan Paşa' dan da destur almışlardı. Haris dimağını kim bilir hangi hayallerle eğlendiren İbrahim Paşa ise, düştüğü kibir bataklığı içinde bu tertibi görecek durumda değildi. Ama kanlı bir komploya gerek kalmadan, sadrazamın ve ocaklıların tazyiki ile harekete geçen şeyhü' l- islam ve kazasker efendilerinin telkinleri ile ipliği pazara çıkarılan İbrahim Paşa için, Kasım ayında sultanın emri ile yeniden tutuklama kararı çıkarıldı.
 


Ancak adamları vasıtasıyla bunu haber alan Canfeda Kadın, kardeşini uyarmak için bir kethüdasını süratle yola koydu.Sadrazamlık hayalleri kurarken, birdenbire zanlı durumuna düşen İbrahim Paşa, gece karanlığında apar topar konağından çıkıp kapıcısından sandalcısına yüklü bahşişler verip Üsküdar'a can attı. Ama karaya bastığı anda kendini yeniçerilerin kucağında buldu. Yeniçeriler, üzerindeki değerli eşyayı talan ettikten sonra hakaretler ve küfürler ederek yaptıklarının hesabını ve katledilen arkadaşlarının diyetini sordular. Ellerine ayaklarına bukağılar bağlayıp Üsküdar Çarşısı'nda alay ettiler.Sonra yetişen bostancılara teslim edilen İbrahim Paşa, bir sandala konup Beşiktaş'a geçirildi. Buradan Rumeli Hisarı'na kadar, baş açık, yalın ayak yürütülüp teşhir edilmekle, dalaletinin ve yaptığı zulmün kat be kat fazlasını yine halktan buldu.

Ancak halkın zevk aldığı bu alay etme olayından sonra Rumeli Hisarı'na kapatılan paşanın hemen oracıkta idam edilmemesi yeni şüphelerin oluşmasına vesile oldu. Canfeda Kadın'ın araya girerek kardeşini kurtardığı, serbest kaldığında kendisine yapılan zulmün hesabını sormaya and içtiği söylentileri ayyuka çıkmıştı. Ancak kısa süre sonra, sultanın hasta olduğu haberinin yarattığı tedirginlik ortamı içinde Deli İbrahim Paşa unutuldu.Ama babasının ölümünden on bir gün sonra tahtı devralan Sultan 3. Mehmet, bu sapkın devletliyi unutmadı. İlk icraat olarak taht varisi kardeşlerinden kurtulan ve babasının haremini Eski Saray'a göç ettiren sultan, yaklaşık yirmi yıldır haremin kontrolünü elinde tutan Canfeda Kadın' ı da kafileye katarak tasfiye etti. Bu gelişme ile İbrahim Paşa' yı cellatlardan ayıran tüm engeller ortadan kalkmıştı. Nihayet ferman-ı padişahi yazılıp Çavuşbaşı Çoban Süleyman Ağa'ya verildi. Subaşı Rıdvan Ağa ve dört nefer dilaver celladı yanına alarak Rumeli Hisarı'na varan çavuşbaşı, rıhletine vasıta olup yaptığı onca zulmün hakkını verdi. Sonra cesedini kaldırıp Narlıkapı'dan deryaya bıraktılar.

Yorumlar - Yorum Yaz
Saat
Teknoloji